yaşam

19 Aralık 2009 Cumartesi 10:06 Gönderen ağzınasinekkaçanadam 0 yorum
düşündüm yine. kesin bir cevabı olmamakla birlikte yaşamdan sonraki hayatla ilgili çeşitli ihtimaller söz konusu. ya koca bir hiçlik, ya da sonsuz bir hayat olacak orası kesin. en azından benim inandığım bu yönde. ama anlayamadığım her iki ihtimalde de aslında hayatı olması gerektiği gibi yaşamadığımız. şimdi bir düşünün. evrendeki çeşitli çarpışmalar ve tesadüfler sonucu ve süre gelen evrim sonucunda var olmuşuz. ve bu evren bize yaşama şansı verdikten sonra daha fazlasıyla ilgili bilgi sahibi değil. yani nasıl yaşamdan önce bir hiçlik varsa, yaşamdan sonra da aynı şekilde bir hiçlik söz konusu olacak. bizim yaşamdan anladığımız beş duyu organımızla hayatı algılayabilmemiz çünkü. bunun ötesi yine bizim belki dar algılarımıza göre algılayamadığımız bir durum. yani yok olmak. o zaman şimdi yaşadığımız hayat, çok saçma değil mi? yaşamımızı devam ettirecek kadar para kazanıp sonra hep zevk aldığımız şeyleri yapmamız gerekiyor. bu noktada para kazanmayı harcamadıktan sonra zevk alınacak bir şey olarak görmüyorum. bu durumda yanlış işler peşindeyiz. düşünsenize yok olacağız...diğer seçenek ise. evrenin her ne kadar biz bilmesek de (belki daha sonra öğrenebileceğimiz, ben öyle olmasını umuyorum) bize yaşama şansı vermesinin bir sebebi var. ve yaşam denen olguyu bizim elimizden aldıktan sonra bize bu hayatta yaptıklarımıza göre cennet ve cehennem denen diğer bir yaşamda var olma şansı verecek. bu noktada belirtmek isterim ki bence kötü seçenek olan cehenneme gitmek yok olmaktan daha iyidir. çünkü yok olmaktan daha kötü bir şey olamaz. bu durumda yine o seçeneği seçmiş gibi yaşamıyoruz. çünkü böyle ise yapılması haram ve helal olanları bilip tamamen öyle yaşamamız gerekiyor. aslında biraz ilk seçeneğe de benziyor. bu hengame, koşuşturma niye. demek istediğim yanlış yaşıyoruz. en azından benim tanıdıklarım,bildiklerim. işin özünden uzak. ve o özün yine bize çok uzak olduğunu düşünerek. bilemiyorum.

ilginç

09:58 Gönderen ağzınasinekkaçanadam 0 yorum
düşündüm yine. insanların kutu gibi araçlar yapıp, sonra onların içine binip bir yerden başka bir yere gitmeleri ne kadar ilginç değil mi? doğanın gözünde sıradan bir ottan farkımızın olup olmadığı henüz kesinleşmemişken. daha doğrusu hiçbir zaman kesinleşmeyecekken. acaba düşünebilen, yorumlayabilen varlıklar olmamız bizi gerçekten diğer canlılardan üstün mü kılıyor. yoksa her canlı kendi içinde kendi çapında bir diğerinden üstün mü? kimbilir. belki kereviz de kendini bizden üstün sanıyordur. ama bizim kadar kendini beğenmiş değildir, orası kesin. belki de bu yüzden öyle düşünceleri yoktur. o da diğerleri gibi yaşıyoruz işte ne güzelcilerdendir. sorgulayabilmek insana verilmiş en büyük ceza bence. cevabı olmayan ya da henüz bulunmamış soruları düşünüp durmakla mükellef insanlık. binlerce binlerce yıldır...

garip

09:38 Gönderen ağzınasinekkaçanadam 0 yorum
düşündüm yine. insanların temel ihtiyaçları olan yemek,içmek,sıçmak,sevişmek vb. haricindeki ihtiyaçları yaratıp bunun için savaşmaları, belki bir hiç uğruna didinip durmaları ne yaman bir çelişkidir. söylemek istediğim şu. şimdi bu kapitalist düzenin içinde çalışmamızın, kariyer uğruna didinmemizin sebebi ne olabilir ki? hangi güç bizi sonu olmayan bir kısır döngünün içine soktu da, geceleri, tekrardan yorulup uyumayı istemek için dinlenmeye itti. yoksa bize hep öğretilen insanın yukarıda saydığım temel ihtiyaçlarının dışında başkaları da mı var? hırs,güç,iktidar,para,kıskançlık,şöhret,beğenilme de insanın yaşamanı idame ettirebilmesi için temel ihtiyaçlarından mı? anlayamıyorum. an geliyor yaşam anlamını yitiriyor. yeni değil zaten kendimi hayatı anlamlandırmaya çalışmada bulmalarımın. sebebi hep bu demek ki, insanların klasik şehir hayatından kurtulup kendilerini uzak diyarlara atmak istemelerinin. bu noktada iki seçenek var. birincisi bize dayatılan aslında yapımıza uygun olmayan bir hayat şekliyle yaşıyoruz. ikincisi ise bunun bizim kendi tercihimiz olduğu. belki de ne öyle oluyor ne de böyle şeklinde bu da cevabı olmayan sorulardandır. peki özünde bu hayat şartlarına karşı çıksak da yine bu hayatı bırakıp gidemememizin sebebi ne olabilir ki? kimbilir...